Böyle bir yazıyı yazmak zorundaydım; gerek "Kill Bill" ikilisine, gerek Tarantino'ya, gerek Uma Thurman'a, ama en çok da Gelin karakterine duyduğum büyük sevgiden ötürü! :)
Efenim bilirsiniz ki Uma Thurman, Tarantino beyin "muse"u, ilham perisidir, bunu beyefendi dile de getirmiştir çeşitli mecralarda. İkilinin ilk birlikteliği "Pulp Fiction"da gerçekleşiyor, orada Thurman yine çok çılgın, hatta tuhaf, ama yine de sempatik bir karakter olan Mia Wallace'ı canlandırıyor. Gerçekte sahip olduğu sarı dalgalı saçlar yerine siyah, düz saçları var bu filmde ve John Travolta ile karşılıklı sahneleri, diyalogları gerçekten muhteşem. Örneğin:
Mia: Sen de bundan nefret etmiyor musun?
Vincent: Neyden?
Mia: Rahatsız edici sessizliklerden. Neden rahat hissedebilmek için saçma sapan şeyler hakkında konuşmamız gerektiğini düşünürüz ki?
Bir de kendilerinin şöyle müthiş bir dans sahneleri var:
Hatta linkini de verelim o dansın efem:
Ama yine de bana kalırsa "Pulp Fiction"ın en unutulmaz sahnesi, Uma Thurman'ın, Urge Overkill-Girl, You'll Be a Woman Soon eşliğinde icra ettiği solo dansıydı:
Dansın sonunun üzücü olması ne yazık, canım Uma'cım :..(
"Pulp Fiction"da Tarantino, ilerde Uma Thurman’la çekeceği “Kill Bill”in ipucusunu da veriyor muhteşem bir şekilde; Mia-Vincent ikilisi arasında geçen bir diyalog içerisinde:
Mia, Vincent’ta zamanında oynadığı bir filmden bahsediyor ve sözünü ettiği film karakterleri ilerde “Kill Bill”de göreceğimiz karakterler. :) Tarantino “Pulp Fiction”a böyle bir diyalog koyarken ilerde “Kill Bill”i çekme fikri kafasında var mıydı yoksa daha sonra Uma Thurman’la kafa kafaya verip “Hadi o diyalog üzerinden bir film yazalım.” diye mi karar aldılar bilemiyoruz tabi, ama her nasıl olduysa iyi ki “Kill Bill” yapılmış. :)
Tarantino & Thurman ikilisinin daha efsane ikinci birlikteliği böylece "Kill Bill" ile gerçekleşmiş oluyor. Daha efsane diyorum çünkü "Pulp Fiction"da nispeten ikincil bir karakteri oynayan Uma Thurman bu defa filmin tam merkezinde. Hatta Gelin karakterini de Tarantino ile birlikte yazıyorlar, ilk filmin sonunda "The Bride character created by Q & U" yazıyor, ne hoş di mi? :)
Nedir bu Gelin karakterini bu kadar karizmatik yapan, maddeleyelim:
1) Kendisi intikam peşindedir ama bu öyle sıradan bir Holivud intikam öyküsü değildir. “İntikam soğuk yenen bir yemektir.” sözüyle başlayan film çok orijinal bir öyküye sahiptir film ve Gelin'in intikamı en usta şekilde haklılaştırılmıştır, ona müthiş bir sempati duyarız. Birinci filmin açılışından hoş bir kare:
Bill: Beni sadist mi görüyorsun? Şu an eminim kafanın üstünde bir yumurta pişirebilirim istesem. Biliyor musun çocuk, şu an bile eylemlerimde sadist hiçbir yanın olmadığını anlayacak kadar ayık olduğuna inanmak istiyorum. Belki başkalarına karşı sadist olmuş olabilirim, ama sana karşı asla. Hayır çocuk, tam da şu an en mazoşist halimdeyim...
2) Gelin çok klas, kendi tarzına sahip bir karakterdir. Ne bileyim o sarı kostümü, o sarı kaskı, “Pussy Wagon” adlı sarı arabası, motorsikleti, Hattori Hanzo kılıcı ile tam bir orijinallik abidesidir. Pai-Mei üstaddan ve Bill’den zamanında aldığı dersler sayesinde son derece gözü pek ve profesyonel bir hanıma dönüşmüştür.
Gelin hanım harika sarı saçlarını kombinleyen sarı elbisesi ve bu elbisenin üzerinde hoş bir aksesuar görevi gören kan izleriyle görülüyor.
“İntikam için kusursuz kıyafet”. Gelin’in takımı. :)
3) Gelin’in söylediği sözler de yine kendisi kadar orijinaldir, replikler çok iyi yazılmış gerçekten. Favorilerimi listeliyorum:
(komadan yeni çıkınca ayaklarını canlandırmaya çalışırken) “Ayak baş parmağını oynat.” (Bu sahnede uzun süre Thurman’ın ayaklarını yakın çekim olarak görüyoruz ve Tarantino, önceki filmlerinde de şahit olduğumuz ayak fetişini bir kez daha göstermiş oluyor.)
(Copperhead’e) “Merhamet, şefkat ve affetme hissinden yoksunum, ama mantıktan asla.”
(Çılgın 88’liler takımını hakladıktan sonra) “Hala hayatta olacak kadar şanslı olanlar, hayatlarınızı da alın gidin. Ama kaybettiğiniz organlarınızı bırakın. Onlar artık bana ait.”
(Sofie Fatale’ı haklarken) “Sana bazı sorular soracağım. Ve cevap vermediğin her seferde, pir parçanı keseceğim. Ve sana söz veriyorum, onlar özleyeceğin parçalar olacak.”
(Sofie Fatale’i Bill’e geri yollamadan önce) “Onun neler bildiğimi bilmesini istiyorum. Bilmesini istediğimi bilmesini istiyorum. Ve hepsinin çok yakında O-Ren kadar ölü olacaklarını bilmelerini istiyorum.”
4) Gelin'in rakipleri de kendisi gibi orijinal, gözü pek, iyi yazılmış karakterlerdir. Bu da Gelin'in intikam sürecini daha bir heyecanla izleyip, başarılarında onu daha bir takdir etmemizi sağlar.
“Deadly Viper Assassination Squad”
Gelin tarafından parça pinçik edilen Çılgın 88’liler takımı :)
Gelin tarafından parça pinçik edilmiş Çılgın 88’liler takımı :)
Aynı sahnenin bir Türk sanatçı tarafından minyatür şeklinde çizilmiş halini internette görüp çok beğenmiştim, onu da burada paylaşayım:
Tamam "Kill Bill" gayet şiddet ve vahşet dolu bir filmdir ve Tarantino'nun filmlerindeki şiddet bana rahatsız edici gelmiyor açıkçası. Özellikle de bu filmde kasten biraz gerçekdışı ve abartılı hale getirilmiş şiddet sahneleri rahatsız edici olmaktansa görsel bir şölene dönüşüyor, filme hem epik hem de mizahi bir tat katıyor.
5) Bu ikincil düşmanların üstünde, filmde adını da vermiş olan Bill ile Gelin arasında muhteşem bir kimya oluşturulmuştur. Bill’in geline olan hisleri arasında sevgi, nefret, takıntı, çekinme bir aradadır. Gelin ise zamanında Bill’i seven, sonra onun zalimliğinin boyutlarıyla şaşkınlığa uğrayan, en sonda da ona karşı yalnızca ve yalnızca bir öldürme arzusu duyan bir kadındır. Bu kompleks ilişki, iki filmde son derece iyi örülmüştür.
İki karakter arasında geçen hoş diyaloglar:
Gelin: Düğünüme gelecek misin?
Bill: Yalnızca gelinin tarafında oturursam.
Gelin: Benim tarafımda biraz yalnız hissedebilirsin.
Bill: Senin tarafında hep biraz yalnız hissettim. Ama asla başka bir yere oturmam.
Bill: Tepkim gerçekten o kadar da şaşırtıcı mıydı?
Gelin: Evet, öyleydi. Yaptığın şeyi yapabilir miydin? Elbette yapabilirdin. Ama bunu bana yapacağını ya da yapabileceğini asla düşünmezdim.
Bill: Üzgünüm, çocuk. Ama yanlış düşünmüşsün.
Gelin: “Aşırı tepki” mi gösterdin? Açıklaman bu mu?
Bill: Sana bir açıklamada bulunacağımı söylemedim. Sadece gerçeği anlatacağımı söyledim. Ama bu pek açık olmadıysa, hadi daha açık konuşalım. Ben pislik bir katilim, bunu biliyorsun. Ve pislik bir katilin kalbini kırmanın belirli sonuçları vardır. Sen bunlardan bazılarını deneyimledin.
6) Gelin bildiğin olağanüstü güçlü ve yeteneklidir. Kedi gibi dokuz canlıdır. Kolay pes etmez, kolay yenilmez, kolay ölmez. Mezardan bile çıkabilir evelallah. Ben sinemada güçlü kadın karakterleri çok severim, Gelin ise bu kavramın nirvanaya ulaşmış halidir. Bu yönüyle feminist okumalara da gayet açıktır. :)
7) Gelin soğukkanlı bir intikamcı olmasının ve bu işte de çok muvaffak olmasının yanı sıra sevgi dolu bir annedir de, zaten onun intikamının en önemli sebebi küçük kızıyla kendisine yapılmış olanlardır. Aşağıda Gelin ve kızı B.B.’yi görüyoruz efem, kaneviçeli yastıkları babaanneme yaptırıp ben göndermiştim Tarantino’ya hediye olarak. :)
(Gelin Bill’e bebeğinden bahsederken) “O hamilelik testinin rengi maviye dönmeden önce yalnızca bir kadındım. Senin kadının. Senin için öldüren bir katil. O çizgi mavi olmadan önce, senin için bir motorsikletle hızlı bir trenin üstüne atlayabilirdim. Ama o çizgi maviye dönünce, artık o şeylerin hiçbirini yapamazdım. Artık olmazdı. Çünkü bir anne olacaktım. Bunu anlayabiliyor musun?”
Efendim burada yazımızı bitirelim ve düşük bir ihtimal olmasına rağmen eğer izlemediyseniz bir an önce “Kill Bill” ikilemesini izlemenizi salık verelim. Nitekim üçüncü filmin bu yıl çıkacağı şeklinde kuvvetli iddialar var, hazır olun ona. :) Tarantino-Thurman ikilisi öyküyü nasıl devam ettirirler tam kestiremiyorum ama bu ikiliden yine iyi bir şeyler çıkacağına son derece eminim. Altta muhteşem bir resimleri. :)
EMRE KARA
Tüm yazılarımın tüm hakları saklıdır. Kalbimde ve zihnimde... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder