16 Mart 2014 Pazar

VİDEO OYUNLARDAN UYARLAMA FİLMLER - EMRE KARA

Genelde filmler sonradan video oyunlara dönüştürülür, öyle değil mi? Bildiğimiz, sevdiğimiz, çok ünlü olmuş birçok filmin daha sonra oyunları yapılır. Ben hiç oyun oynamayan biriyim şahsen ama "The Godfather"ın bile oyunu olduğunu duyup şaşırmıştım. :) Bazen de bu sürecin tam tersi yaşanır, önce oyun vardır, sonra oyun filme dönüştürülür. Sinema tarihi bunun çeşitli örnekleriyle dolu, aralarında kötü olanlar da var tabi, ama ben kendimce en iyi denebilecek beş tanesini burada listeliyorum efendim. :) Filmler kronolojik olarak listelenmekte.

FINAL FANTASY: THE SPIRITS WITHIN (2001) HIRONOBU SAKAGUCHI & MOTONORI SAKAKIBARA
Dünyadışı varlıklara karşı bir bilim insanının öncülüğünde gerçekleştirilen savaşın öyküsü. Final Fantasy oyunları aslında uzun bir seriye dönüşmüş ve hepsi de birbirinden bağımsız temalara sahipmiş. Bu film de aslında bağımsız bir yerde duruyor ve oyunlara ufak referanslarda bulunuyor. Film aynı zamanda, fotoğraf gerçekçiliğinde karakterlere sahip ilk animasyon film olma özelliğini taşıyor. Arka planlar ise elle çizilmiş. Filmin yapılması dört yılı aşkın bir zaman almış. Özellikle karakterlerin saçlarının gerçekçi görünmesi için epey çaba harcanmış. Filmin başkarakteri Dr. Aki Ross o yıl Maxim dergisinin "En Seksi 100" listesine bile girmiş ve bu listeye giren tek gerçekdışı karakter olmuş. :)




















Dr. Aki Ross ve ahenkle dans eden saçları :)

RESIDENT EVIL (2002) PAUL W.S. ANDERSON
Ters giden bir laboratuar çalışmasının ardından zombileşmiş yüzlerce bilim adamına karşı savaşan özel bir askeri birliğin öyküsü. Film benim çok sevdiğim bir şey yapıyor ve merkezine güçlü, gözüpek kadın karakterleri alıyor, ve bu roller de çok iyi seçilmiş olan Milla Jovovich ve Michelle Rodriguez tarafından canlandırılıyor. Jovovich’i “The Fifth Element”, Rodriguez’i ise bir boksörü canlandırdığı “Girlfight”, “The Fast and the Furious” serisi, “Avatar”, “Machete” gibi aksiyon filmlerinden tanıyoruz, bu türde iyiler yani. Hatta Rodriguez bu oyunun eğer bir gün filmi yapılırsa içinde yer almak istediğini önceden belirtmiş ve rolü almış. Filmi önce zombi filmlerinin kralı George A. Romero yönetecek gibi olmuş ama sonra anlaşmazlıklar çıkmış. Yönetmen Anderson, çekimlerden önce, tüm oyuncuların oyunu alıp oynamalarını istemiş. Ayrıca oyuncular komando eğitimi de almış. Jovovich filmde bir sahne dışında dublör kullanmamış ve görünen yara bereler gerçekmiş. Film kendisinden sonra beş devam filmi getirdi, bu süreçte Milla Jovovich ile yönetmen Paul W.S. Anderson nişanlandılar, evlendiler, çocuk yaptılar falan. :) Film, oyunların filmlere dönüştürülmesi şeklinde bir modayı da ateşledi kazandığı üstün başarı üzerine.



















Milla ve Michelle

SILENT HILL (2006) CHRISTOPHE GANS
Film tıpkı “Resident Evil” gibi korku türünde ama bilimsel bir öykü içermektense daha gizemli bir öyküye sahip. Küçük psikopat kızımız Sharon uyurgezerlik yapar ve Silent Hill diye bir yerden bahsedip dururken annesi “Yeter gayrı!” diterek bu yeri araştırır ve kızıyla oraya gider, kız bir anda ortadan kaybolur ve olaylar gelişir, bu Silent Hill hiç de normal bir yer değildir. Oyunun haklarını satın almak tam beş yıl sürmüş, senaryoyu Roger Avary yazmış. Filmde oyunun kendi müzikleri kullanılmış ve oyuna bir sürü referans var. Filmin 2012 yapımı belki de çekilmemiş olması gereken bir devam filmi de var.


















Bu tarz tipler...

HITMAN (2007) XAVIER GENS
‘The Organization’ adlı bir oluşum tarafından kiralanmış olan, genetiğiyle oynanmış ve nişancı olmak için yetiştirilmiş ‘Agent 47’ adlı karakterin aksiyon dolu öyküsü. Başrol için önce Vin Diesel, Jason Statham gibi isimler düşünülmüş ama sonra rol Timothy Olyphant’a gitmiş. Kendisi rol için kas yapmış ve dövüş sanatları eğitimi almış. Filmin, tarihi henüz belli olmayan bir devam filmi gelecekmiş ve aynı zamanda “Agent 47” adında bir remake projesi de var, farklı bir yönetmen ve oyuncu ekibi ile.

















"Hitman"de Timothy Olyphant ve Rus güzel Olga Kurylenko

PRINCE OF PERSIA: THE SANDS OF TIME (2010) MIKE NEWELL
Tarihi ve fantastik bir öykü. Genç bir prens ve prensesin, zamanı geriye alma gücü olan bir hançer için prensin amcası olan kötü adama karşı mücadelesi. Oyunun film haklarını Disney satın alıyor. Prens-prenses ikilisi Jake Gyllenhaal ve Gemma Arterton tarafından canlandırılırken, kötü adam rolünde usta oyuncu Ben Kingsley var. Kingsley daha önce de İranlı bir karakteri “House of Sand and Fog” adlı filmde oynamıştı. Film, adından da anlaşılacağı üzere İran’da geçiyor, karakter adları da Farsça. Filmdeki “hassassin”ler adını Hasan Sabbah tarafından kurulmuş olan ve önce İran, sonra Suriye’de yayılmış olan gizli suikastçı grup “Haşhaşiler”den almakta. Başkarakterler Dastan ve Tamina da adlarını Firdevsi’nin “Şehname”sinden alıyorlar. Filmde nar da sembolik; nar eski İran orduları için gücü sembolize etmekteymiş.




















Filmin iç başrol oyuncusu

EMRE KARA
Tüm yazılarımın tüm hakları saklıdır. Kalbimde ve zihnimde. :)

4 Mart 2014 Salı

2014 OSCARLARI - EMRE KARA

Efendim, törenden en fazla ödül toplayan film 7 Oscar ile "Gravity" oldu. En iyi film, aktör, aktris ödüllerini almasa da en iyi yönetmen ödülünü ve hemen hemen tüm teknik ödülleri topladı. "12 Years a Slave" (film, adapte senaryo, yardımcı aktris) ve "Dallas Buyers Club" (aktör, yardımcı aktör, makyaj) filmleri de 3'er ödül aldı. 2 ödül alan filmler ise "Frozen" (animasyon, şarkı) ve "The Great Gatsby" (kostüm, prodüksiyon tasarımı). Biliyorsunuz bu yıl ülke olarak "Kelebeğin Rüyası"nı aday ettirmeye çok uğraştık, film Amerika'da birçok yerde vizyona sokuldu, tanıtıldı vs. ama aday bile gösterilmedi, pis akademi. Yabancı film Oscar'ı "The Great Beauty" adlı İtalyan filmine gitti. Beni en çok sevindiren ödüllerden biri Cate Blanchett'inki oldu. Kendisi daha önce "The Aviator" filmindeki muhteşem Katharine Hepburn (muhteşem kelimesi hem Hepburn'ün kendisine, hem Blanchett'in performansına gelsin o vakit) performansıyla en iyi yardımcı aktris ödülü almıştı, şimdi de Woody Allen'ın "Blue Jasmine"i ile en iyi aktris ödülünü kaptı ve filme de tek Oscar'ını kazandırmış oldu. Öyküsüyle gerçekten ilginç görünen ve bana "S1M0NE" (2002) ve "Lars and the Real Girl" gibi filmleri hatırlatan "Her" filmi de en iyi orijinal senaryo dalında tek ödülünü aldı. Oscarların oluşturduğu en büyük sansasyonlardan biri şüphesiz Leonardo Di Caprio'nun ödülü alamaması oldu, ki bu sefer ben de kesin bakıyordum alacağına. Bakalım akademi, Di Caprio'nun 80 yaşına gelmesini bekleyip onu bir onur ödülü ile mi avutacak yoksa günün birinde, hala gençken ona Oscar verecek mi? :) Yalnız konuyla ilgili nette gezen bazı görseller oldukça komikti. :)

 

Konuşulan bir başka konu da Jared Leto'nun "Dallas Buyers Club"daki transeksüel rolüyle aldığı en iyi yardımcı aktör ödülü oldu. Birçok kişi bu rolün gerçek hayatta transeksüel olan ve belki de film endüstrisinde bir yer edinmek isteyip ve belirli kodlar nedeniyle bunu başaramayan bir bireye verilmiş olmasının daha doğru olacağını öne sürdüler ve Leto'nun ödül kabul konuşmasında bu bireylerden hiç söz etmemesini de eleştirdiler.
















Beni en çok etkileyen olaylardan biri de rol aldığı ilk film olan "12 Years a Slave" ile en iyi yardımcı aktris ödülü alan Lupita Nyong'o adlı oyuncunun, Oscarlar öncesi ödül aldığı bir başka törende; medyada hep beyaz ırka aitmiş gibi gösterilen güzellik olgusu, bu durumun küçük siyahi bir kız üzerindeki etkileri, bu kızın zaman içinde yaşadığı dönüşüm ve kendini bulma, gerçekleştirme öyküsü üzerine odaklanan konuşması idi.


Bu arada Oscar'ın her yıl yaptığı gibi bu yıl da adlarını andığı, 2014 yılı içerisinde hayatını kaybetmiş olan James Gandolfini, Roger Ebert, Joan Fontaine, Philip Seymour Hoffman, Peter O'Toole, Harold Ramis, Maximilian Schell, Shirley Temple, Paul Walker gibi isimleri de buradan analım. Ancak 1 Mart'ta ölmüş olan çok önemli Fransız yönetmen Alain Resnais'nin adı neden anılmamış, onu da anlayabilmiş değilim!

Oyuncu ödülleri alan dört arkadaşın mutluluk dolu şu fotoğrafı çok iyi.
Ama törenin en iyi fotoğrafı, ki belki de tüm Oscar tarihinin en iyi fotoğrafı, Ellen DeGeneres'ın fikri olan bir Hollywood "selfie"si. :) Fotoğrafı çeken Bradley Cooper. Aynı fotoğrafta Bradley Cooper, Ellen DeGeneres, Meryl Streep, Jennifer Lawrence, Jared Leto, Julia Roberts, Kevin Spacey, Brad Pitt, Angelina Jolie, Lupita Nyong'o'yu bir arada görmek başka bir şekilde mümkün olmayabilirdi. :)

EMRE KARA
Tüm yazılarımın tüm hakları saklıdır. Kalbimde ve zihnimde. :)