16 Eylül 2015 Çarşamba

JEANNE DIELMAN'A - EMRE KARA

Üç duvar arasına sıkışmışlıktır Jeanne’ın öyküsü
Dördüncü duvar gözüdür seyredenin
Bir oğlun, bir gecelik müşterinin, bir gizlice izleyenin
Yalnız olamayacak kadar güzeldir Jeanne
Ama güzel olamayacak kadar büyük bir yalnızlığın içindedir
Şikayet ediyor olmamak için söyler yalnızlıkla sorunu olmadığını
Metanetli görünür fakat…
Aynılıkla tutunur hayata
Aynı şeyleri yaparak aynı odada, mutfakta, banyoda
Hangi yemeği yapsam diye de düşünmez
Onlar da belirlenmiştir bir programda
Fakat neden düşer çatallar yere
Ve bir daha yıkamak zorunda kalırsın onları?
Neden gereğinden fazla pişer patatesler
Ve öylece çöpe giderler?
Fakat kahve neden aynı tatmaz?
Ne olur da kahve aynı tatmaz?
Sek içsen olmaz, süt katsan olmaz
Süt de bozulmamıştır, kahvenin de geçmemiştir vakti
Ve fakat içilmez, zorla mı, tat alınmaz…
Aynılıkla tutunur hayata
“Bugün dışarı çıkmasak mı?” der,
Çıkar yine de, kaçamaz
Aynılık başkalaşınca
Başkalıkla başa çıkamaz
Kazağa uygun yün bulunur da
Düğmeye uygun düğme bulunmaz
Ve bebek
Ağlar
Ağlar
Susmaz

Olduğu gibi kabul etmektir hayatı Jeanne’ın olayı
Ve aktığı gibi zamanı, ya da akmadığı
Evlenmek isteyip istemediğini bilmez
Ama bu, çoğu kişinin yaptığı şeydir,
Evlenir!
Kendine ait bir evi ve bir çocuğu olsun da ister
Fakat bomboş kalacak, boğacak bir ev,
Boğulur!
Ve zamansız gidecek bir adam,
Böyle şeyler hep olur!
Ve kalsa da hiç var olmayacak bir oğul,
Oğul, oğuldur!
Yemek yerken kitap okumasa yeter
Ve üşümese gece yatarken
Ve ayakkabıları boyalı cilalı olarak dursa yanıbaşında, uyandığında.

Günün sonunda başlayan gündür Jeanne’ın günü
Yirmi dört çift sıfırın anlamsızlığıdır
Yatağa girmeden kapatılan, yatağa girer girmez açılan ışıktır
Gece gece boyanan ayakkabıdır
Gece gece yakılan katalitiktir
Gece yitiktir
Zaman yitiktir

Hissedince korkmaktır Jeanne’ın hissi
Yorgana kapamaktır yüzünü
Beklemektir kanlı ellerle
Bir sonraki günü

EMRE KARA