5 Aralık 2020 Cumartesi

MANK (2020) - EMRE KARA










“Mank” filmi, senarist Herman J. Mankiewicz’in ikonik “Citizen Kane” (1941) filminin senaryosunu yazma sürecini ele alıyor. Bu süreç filmin çerçeve öyküsünü oluştururken aynı zamanda Mankiewicz’in geçmişine dair flashback sahneleriyle de destekleniyor. Dolayısıyla hem ikonik bir filmin ortaya çıkış sürecini, hem de Hollywood’da çalışan bir senaristin yaşam öyküsünü eş zamanlı biçimde izleme fırsatı buluyoruz. Mankiewicz’in filmin ana karakteri olması önemli: “Citizen Kane” çıktığında Orson Welles yalnızca 26 yaşındaydı ve filmin kazandığı büyük övgülerle birlikte Welles de ilk filmiyle bir anda sinema dünyasında büyük bir isme dönüşmüştü. “Mank” filmi ise odağı Welles’ten Mankiewicz’e kaydırarak aslında bu başyapıtın ne kadar Welles’e, ne kadar Mankiewicz’e ait olduğunu sorguluyor. Tabi bu genel olarak her film için yapılabilecek bir sorgulama aslında: Sanatsal/düşünsel bir ürün olarak bir film ne kadar yazara, ne kadar yönetmene aittir?

 

David Fincher’ın yönettiği “Mank”in senaryosu, yönetmenin 2003 yılında hayatını kaybetmiş olan babası Jack Fincher’a ait. Herman J. Mankiewicz’i ise usta oyuncu Gary Oldman canlandırıyor. 1930’lardan 1940’ların başına kadar olan dönemi ele alan film gerek görsel dokusuyla gerek de anlatım üslubuyla tam olarak o dönem filmlerinin ruhunu ve tarzını yakalamayı başarıyor. Yazarları, yönetmenleri, yapımcıları ve oyuncularıyla Hollywood stüdyo sistemi ve onun içindeki güç dinamiklerine bütünsel bir bakış sunan film, aynı zamanda öyküye iyi yedirilmiş bir tarihsel/politik arka fona da sahip: Büyük Buhran, II. Dünya Savaşı’nın ayak sesleri, Amerika’daki cumhuriyetçi-demokrat ya da anti-sosyalist-sosyalist çatışması, medya ve gazeteciliğin toplumsal algı yönetimindeki rolü gibi mevzular, bu tarihsel/politik arka fonu oluşturan elementler.

 

“Mank”i izlemekten tam olarak keyif alabilmek için öncesinde kesinlikle “Citizen Kane”i izlemiş ve filmin ortaya çıkış süreci üzerine biraz okuma yapmış olmak gerekiyor bence. Buna ek olarak, filmde karakterler olarak gördüğümüz gerçek insanlar hakkında da bilgi sahibi olmak filmi daha iyi anlamaya yardımcı olabilir. Bu nedenle bu yazıda hem “Citizen Kane” üzerine hem de bu gerçek insanlar üzerine kısaca bilgi vermeyi gerekli görüyorum:

 

“CITIZEN KANE” HAKKINDA

1941 yapımı “Citizen Kane” filminde Orson Welles yapımcı, yönetmen, yazar (Mankiewicz ile birlikte) ve başrol oyuncusu rollerini üstleniyor. Filmin yapım şirketi olan RKO Pictures, Welles’e film üzerinde sınırsız yaratıcı kontrol sunuyor. Film Charles Foster Kane adlı bir medya baronunun öyküsünü anlatıyor. Bu karakter birçok yönden gerçek medya baronu William Randolph Hearst’ten esinleniyor. Film çıktığında gişede çok fazla başarılı olamasa da eleştirmenlerin takdirini kazanıyor. 9 dalda Oscar’a aday olan film yalnızca en iyi orijinal senaryo ödülünü kazanıyor. Sonraki yıllar içerinde filme olan övgüler artıyor ve nitekim günümüzde de birçokları tarafından sinema tarihinin en iyi filmi olarak kabul ediliyor.

 

“MANK”TE YER ALAN YA DA BAHSEDİLEN İNSANLAR HAKKINDA

William Randolph Hearst (1863-1951): İşadamı, gazete yayıncısı ve politikacı. Amerika’nın o dönemki en büyük gazete zincirini ve medya şirketini kurdu. Gazeteleri sansasyonelliği ve duygusallığı vurgulayan bir tarza sahipti. 1930’ların ortalarında günde 20 milyon okura erişti. İşadamı olmasının yanı sıra politikayla da ilgiliydi: Amerikan başkanlığına, New York belediye başkanlığı ve valiliğine aday oldu ancak başarılı olamadı. Başlarda sola daha yakın duran Hearst, I. Dünya Savaşı’ndan sonra daha muhafazakâr, milliyetçi ve anti-komünist görüşler benimsedi. Büyük Buhran’da borçlandı ve mal varlığının çoğunu kaybetti, ancak gazete ve dergilerini elinde tutabildi. Hearst, “Citizen Kane”deki Charles Foster Kane karakterine ilham verdi. Bunu bilen Hearst, filmi izlememesine rağmen filmin gösterime girmesini engellemeye çalıştı. Hearst’ün film sektöründeki etkisinin, “Citizen Kane”in gişedeki başarısızlığının sebebi olduğu düşünülüyor.

Frank Merriam (1865-1955) & Upton Sinclair (1878-1968): Frank Merriam bir politikacı, Upton Sinclair ise Pulitzer ödüllü bir yazardı. Eserlerinde genelde sosyal ve ekonomik meseleleri ele alan Sinclair, aynı zamanda dobra bir sosyalistti. Büyük Buhran sırasında bu ikili, 1934 yılı California valiliği seçimlerinde karşı karşıya geldiler. Merriam cumhuriyetçilerin, Sinclair ise demokratların adayı idi ve seçimi Merriam kazandı. Merriam’ın kampanya destekçileri arasında William Randolph Hearst ve Louis B. Mayer da vardı. Mayer, Merriam için propaganda filmleri bile yaptırdı. Merriam, zaferini sosyalizm ve komünizme vurulan bir darbe olarak açıkladı.

Louis B. Mayer (1884-1957): 1924’te MGM stüdyosunun kurucularından biri olan film yapımcısı. Mayer’in yönetiminde MGM, film endüstrisinin en prestijli stüdyosu oldu ve Hollywood’un önemli yazar, yönetmen ve yıldızlarını çatısı altında topladı. Mayer ayrıca sıkı bir muhafazakâr ve cumhuriyetçi idi.

Herman J. Mankiewicz (1897-1953): Alman Yahudi asıllı Amerikalı senarist. Önceleri gazetecilik ve eleştirmenlik yapan Mankiewicz Hollywood’da genellikle başka yazarların senaryolarını düzeltme işi yapıyordu, bu yüzden adı çoğu filmde geçmiyordu. Senaryoları genellikle mizahi ve eleştirel yönleriyle ve diyalog odaklı olmalarıyla ön plana çıkıyor.

Marion Davies (1897-1961): Davies 1916’da medya baronu William Randolph Hearst ile tanıştı ve onun metresi oldu. Hearst, Davies’in kariyerinin yönetimini eline aldı ve Davies’in filmlerini hem finanse ederek hem de kendi gazetelerinde pazarlayarak onu önemli bir film yıldızına dönüştürdü. Davies 1923’te Hollywood’un gişedeki bir numaralı kadın oyuncusu idi. Büyük Buhran esnasında film kariyeri düşüşe geçen Davies alkolizmle mücadele etti ve 1937’de, kendisini hasta olan Hearst’e ve yardım işlerine adayabilmek için oyunculuğu bıraktı. Hearst’ün çöküş yıllarından 1951’deki ölümüne kadar ona sadık kaldı. Kendisi de 10 yıl sonra 1961’de öldü. Davies’in, “Citizen Kane” filmindeki Susan Alexander Kane karakterine ilham verdiği düşünüldü.

Irving Thalberg (1899-1936): Amerikalı film yapımcısı. MGM’in kuruluşunda Louis B. Mayer’a yardım etti ve MGM’in Hollywood’daki en başarılı stüdyo olmasında payı büyüktü. Filmlerde sanatsal kalite ile ticari başarıyı bir araya getirebilmesiyle tanınıyordu.

Joseph L. Mankiewicz (1909-1993): Amerikalı yönetmen, senarist ve yapımcı. Paramount’ta senarist ve MGM’de yapımcı olarak çalıştıktan sonra Twentieth Century Fox’ta yönetmenliğe başladı. Yönetmen olarak en önemli filmi “All About Eve” (1950) idi. Kendisi Herman J. Mankiewicz’in kardeşi.

Orson Welles (1915-1985): Amerikalı yönetmen, senarist, oyuncu ve yapımcı. Sinema tarihinin en büyük “auteur” yönetmenlerinden biri olarak görülen Welles, Hollywood’daki stüdyo sistemine uyum sağlayamayan biriydi çünkü filmlerinde daima yaratıcı kontrolün kendisinde olması için mücadele ediyordu. Nitekim daha sonraki filmlerini Avrupa’da bağımsız finansörler ile yaptı. “Citizen Kane”den sonra “The Magnificent Ambersons” ve “Touch of Evil” (1958) gibi önemli filmler yaptı.


EMRE KARA

Tüm yazılarımın tüm hakları saklıdır. Kalbimde ve zihnimde. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder