13 Aralık 2014 Cumartesi
"THE SHINING"E HAYRAN OLMAK İÇİN NEDENLER - EMRE KARA
"The Shining" (1980), Stanley Kubrick filmleri arasında kişisel favorimdir. Peki bu filme neden bu kadar hayranım:
- Tüm zamanların en efsane korku yazarı Stephen King'in en efsane kitabının muhteşem bir uyarlaması olduğu için. (Her ne kadar King bu filmi sevmemiş olsa da. İlginçtir ki Stephen King'in korku romanlarının birçoğunun sinema uyarlamaları kötü olmuştur, iyi örnekler var olsa da en iyisi açık ara bu filmdir.)
- Kubrick filmlerinin muhteşem sinematografisini en net görebileceğimiz filmlerden biri olduğu için. (Simetri, mekan ve renk kullanımı önemli. Birçok sahne, görsel kusursuzluğu yakalamak için defalarca çekilmiş, çekimler 500 günü aşmış.)
- Her karede uyumlu ve etkileyici renk paletleri görebileceğimiz için. Ve her karedeki renk paleti, o sahnenin modunu destekler nitelikte olduğu için.
- Özellikle kırmızı renk kullanımında gerçekten son derece etkili olduğu için.
- Film tam bir atmosfer oluşturma harikası olduğu için. (Daha o upuzun açılış sahnesiyle gördüğümüz üzere, dünyanın geri kalanından tamamen izole, büyük ve gizemli, içi tamamen boş bir otel, etrafında sonsuz uzayan karlı tepeler ve action!)
- Çok kanlı, çok cinayetli filmlerden biri olmamasına rağmen en etkili korku filmlerinden biri olabildiği için.
- Filmin başında normal görünen bir karakterin, film boyunca aşamalı olarak nasıl çıldırdığını anlattığı, dolayısıyla insanın o değişken, o derinlerde karanlığı ve şiddeti barındıran doğasını çok çarpıcı bir biçimde gösterdiği için.
- Bu bahsi geçen dönüşümü olabilecek en iyi şekilde bizlere yansıtan Jack Nicholson'ın oyunculuğu için. (Kendisi bu rollere çok müsait zaten, bu filmde de bunun en iyi örneğini görüyoruz.)
- Nicholson'ın yıkıcı, şiddetli, korkutucu, psikopat karakterine muhteşem bir tezat oluşturan kırılgan, korku dolu anne karakteriyle Shelley Duvall için. (Bu rol için ağır bedeller ödemiştir, psikolojisinin bozulması gibi. Kubrick kasıtlı olarak onun üzerinde psikolojik baskı uygulamıştır. Duvall bu deneyimden olumsuz etkilenmiştir ama filmdeki performansını hem kendisi, hem Kubrick beğenmişlerdir.)
- İdeal aile portresini çok iyi tamamlayan Danny karakteri ve onu canlandıran inanılmaz yetenekli Danny Lloyd için. (5.000 çocuk arasından seçiliyor. Çocukların önce fotoğrafları arasında, daha sonra da sahne provaları arasında eleme yapılıyor.)
- Aile kavramının kırılganlığını, aslında kendi içinde bir cehenneme dönüşebileceğini, en yakın insanların bile birbirlerine zarar verme potansiyeline sahip olabileceğini gösterdiği için.
- İşin, çalışma ve üretme zorunluluğunun insan üzerinde oluşturduğu baskıyı çok iyi anlattığı için. ("All work and no play makes Jack a dull boy." - "Hep çalışmak ve hiç eğlenmemek Jack'i sıkıcı biri yapıyor.")
- Meşhur kapı baltalama sahnesi ve ardından gelen "Here's Johnny!" repliği için. (Sahnenin çekimi 3 gün sürmüş ve 60 kapı kullanılmış.)
- İkiz kız kardeşlerin "Come play with us!" repliği için.
- Jack'in karısını merdivenlerden yukarı doğru takip ettiği ve kadının umutsuzca bir beyzbol sopasını ona salladığı sahne için. (Bu sahne de defalarca çekilmiştir.)
"Sana zarar vermeyeceğim dedim. Sadece beynini dağıtacağım."
- Küvetten çıkan genç ve güzel kadının yaşlı ve ölü kadına dönüştüğü sahne için. (Gençlik-yaşlılık, yaşam-ölüm, güzellik-çirkinlik, tezatların şok edici birlikteliği.)
- Filmde gitgide tırmanan gerilim ve bu gerilimin doruk noktasına ulaştığı final anları için. (Bu anların belirsizlik ve karmaşa sembolü bir labirentin içinde, tekinsizlik zamanı olan gece vaktinde, nihai kötülüğü temsil eden adam ile nihai masumiyeti ve savunmasızlığı temsil eden çocuk arasında geçiyor olması önemli.)
- Filmin altında yatan alternatif anlamlar için. (Kızılderililer mevzuu önemli. Lanetli Overlook Oteli, eski bir Kızılderili mezarlığının üstünde inşa ediliyor. Otelin adı olan "overlook" İngilizce'de "görmezden gelmek" demek, görmezden gelinen, örtbas edilmeye çalışılan Kızılderili katliamlarına referans. Otelin içinde de Kızılderili motifleri ve tasarımları mevcut. Otelin koridorları kanlarla dolup taşıyor. Jack'in oteldeki katliam amacı, beyaz adamın kendisinden farklı olanı öldürüşünün bir alegorisi olarak alınabilir böylece. Filmde öldürüldüğünü gördüğümüz tek adamın siyahi bir adam olması da bu yönden önemli. Örtbas edilmeye çalışılan bu gerçek, ancak Amerika'nın kendisine aynada dürüstçe bakmasıyla görülebilir, tıpkı "redrum"un aynada "murder"a dönüşerek gerçek anlamını göstermesi gibi.)
EMRE KARA
Tüm yazılarımın tüm hakları saklıdır. Kalbimde ve zihnimde.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder