KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Matt Reeves’in yönettiği yeni Batman filminde Batman’i
Robert Pattinson canlandırıyor. Pattinson, Matt Reeves’in filmi yazarken
aklında olan kişiymiş. Kendisi de küçüklükten beri Batman hayranıymış ve bu
rolü oynamayı istiyormuş. Filmde Batman’e eşlik eden ana karakterler Kedi Kadın
(Zoe Kravitz), Penguen (Colin Farrell) ve Riddler (Paul Dano). Yan rollerde
James Gordon (Jeffrey Wright), Carmine Falcone (John Turturro) ve Alfred (Andy
Serkis) önemli yer tutuyor. Bu karakterleri daha önce hangi filmlerde kimlerin
canlandırdığına bakalım:
Batman
Adam West – Batman: The Movie (1966)
Michael Keaton – Batman (1989) & Batman Returns
(1992)
Christian Bale –The Dark Knight üçlemesi (2005, 2008,
2012)
Ben Affleck – DCEU
Kedi Kadın
Lee Meriwether – Batman: The Movie (1966)
Michelle Pfeiffer – Batman Returns (1992)
Anne Hathaway – The Dark Knight Rises (2012)
Penguen
Burgess Meredith – Batman: The Movie (1966)
Danny DeVito – Batman Returns (1992)
Riddler
Frank Gorshin – Batman: The Movie (1966)
James Gordon
Neil Hamilton – Batman: The Movie (1966)
Pat Hingle – Batman (1989) & Batman Returns (1992)
Gary Oldman –The Dark Knight üçlemesi (2005, 2008, 2012)
J.K. Simmons – DCEU
Carmine Falcone
Tom Wilkinson – Batman Begins (2005)
Alfred Pennyworth
Alan Napier – Batman: The Movie (1966)
Michael Gough – Batman (1989) & Batman Returns (1992)
Michael Caine –The Dark Knight üçlemesi (2005, 2008,
2012)
Jeremy Irons – DCEU
TÜR VE ÖYKÜ
Yönetmen Matt Reeves’e göre film dedektif öyküsü, aksiyon
ve psikolojik gerilim türlerinin bir kombinasyonu. Hatta yer yer korku ve
film-noir türlerinden de esintiler taşıdığını söylüyor. Riddler, Gotham’daki
bazı güçlü ve önemli figürleri öldürmeye başlayınca, Batman de bu planın
sırlarını çözmeye uğraşıyor ve şehirdeki yozlaşmanın boyutlarıyla yüzleşiyor.
Bu yolculuğunda Batman’in düşmanları Riddler’ın yanı sıra Carmine Falcone ve
Penguen olurken, işbirliği yaptığı dostları ise Kedi Kadın ve James Gordon
oluyor. Sırlar açığa çıktıkça öykü hem Batman hem de Kedi Kadın için hayli
kişisel bir hal alıyor. Film üç saatlik süresine ve çok sayıda karakter
barındırmasına rağmen hayli derli toplu, takip etmesi hem yorucu olmayan hem de
keyifli olan bir öykü sunabiliyor, ki bu en güçlü yanı bence. Bunu, hem
karakterler hem de olaylar arasında anlamlı bağlar kurarak başarıyor. Öyle ki
bu film bir Batman filmi olmasaydı, normal bir suç-gizem filmi olsaydı da yine
çok iyi bir öyküsü olan çok iyi bir film olurdu. Senaryo yazılırken “Bir Batman
filmi yazıyoruz.” fikriyle değil de “Batman’i de içeren bir suç-gizem filmi
yazıyoruz.” fikriyle yola çıkıldığını düşündüm ve bunu çok takdir ettim.
ANIMSATTIĞI FİLMLER
- Film, Batman’i bir tür dedektif figürü olarak sunmasından
ötürü, klasik Hollywood film-noir’ları ile karşılaştırılabilir.
- Riddler karakteri, adalet güçleriyle kedi-fare oyunu
oynayan, onlara bilmeceler ve bulmacalar sunan psikopat bir seri katil. Bu
açıdan film, David Fincher’ın iki muhteşem suç filmiyle, “Se7en” (1995) ve
“Zodiac” (2007) ile karşılaştırılabilir. Nitekim Matt Reeves, Riddler
karakterini yazarken gerçek Zodiac katilinden esinlendiğini belirtmiş.
- Kedi Kadın’ın babasıyla olan problemli ilişkisi, daha
sonra bu ilişkiye Batman’in dahil oluşuyla oluşan üçlü denklem, Roman Polanski’nin
“Chinatown” (1974) filmini anımsatıyor.
- Carmine Falcone ve Penguen karakterleri, yeraltı/mafya
dünyasına ait karanlık figürler olmalarından ötürü, Martin Scorsese’nin benzer
karakterler içeren mafya filmlerini anımsatıyorlar.
- Reeves, senaryoyu yazarken “The Godfather”dan da (1972)
esinlenmiş. Batman için Michael Corleone (Al Pacino), Penguen için de Fredo (John
Cazale) karakterleri ilham kaynağı olmuş.
- Film hem Kedi Kadın’ı hem de Penguen’i önemli rollerde
içermesi açısından, Tim Burton’ın “Batman Returns” (1992) filmiyle de karşılaştırılabilir.
- Son olarak filmin fütürist, karanlık, yağmurlu, neon
ışıklı Gotham sinematografisi, “Blade Runner”ın (1982) sinematografisini
anımsattı bana.
BATMAN İMAJI
Matt Reeves, kendi Batman karakterini yazarken Kurt
Cobain’den etkilenmiş. Bruce Wayne’i sosyete mensubu bir playboy karakteri
olarak değil de, büyük bir trajedi yaşadıktan sonra münzevi hale gelmiş bir
karakter olarak yazmış. Robert Pattinson’ı da kısmen bu yüzden seçmiş, çünkü
onu da özel hayatına hayli önem veren ve şöhretten pek hoşlanmayan biri olarak
görüyormuş. Robert Pattinson’a göre Bruce Wayne, Batman olmakla takıntılı olan,
Bruce olmak istemeyen ve o yanını fırlatıp atmak isteyen bir karakter. Bruce
için Batman olmak, tuhaf bir tür terapi. Kendisini bu şekilde kurtarabileceğine
inanıyor. Ve aslında Batman olarak dışarı çıktığı her gece, annesiyle babasının
öldürüldüğü geceyi yeniden yaratmaya çalışıyor. Dövüştüğü herkes, aslında anne
babasını öldüren kişiler. Kısacası bu filmde, Batman’in süperkahraman yönü
kadar insani yönüne, psikolojisine de odaklanan bir karakterizasyon görüyoruz. Ayrıca
bu filmde Batman, daha çok bir dedektif figürü gibi: Karmaşık bir suç planını,
kanıtlar ve ipuçlarını inceleyerek çözmeye çalışan zeki bir dedektif.
DEVAM FİLMLERİ?
Robert Pattinson, Warner Bros. ile üç filmlik bir anlaşma imzalamış. Bu da yeni bir Batman üçlemesinin planlandığına delalet. Ayrıca filmin sonunda Barry Keoghan, Joker rolünde bir “cameo” yapıyor. Kendisi muhtemelen bir sonraki filmdeki esas kötü karakter olacak.
EMRE KARA
Tüm yazılarımın tüm hakları saklıdır. Kalbimde ve
zihnimde. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder